26 Haziran 2015 Cuma

Gelecek beklenir, geçmiş özlenir







80’li 90’lu yılların çocukları, bu yazı sizin için…


Teknoloji en üst seviyede; hepimizin elinde android akıllı telefonlar, çantamızda tabletler, masamızda laptoplar, her yanımızdan teknoloji fışkırıyor. Hiçbir şeyi merak edecek kadar vaktimiz yok, aklımızda soru işaretleri yok, beynimizi düşünmek için bile zorlamıyoruz. Bilmediğimiz bir şeyle mi karşılaştık, hoop arama çubuğuna yaz gelsin eline “aaa bu muymuş?”

Biz çocukken böyle miydi? Şanslı olan ailelerin çocuklarının kitaplığında Meydan Larousse Ansiklopedi, açar bakarsın, sayfa sayfa karıştırırsın. Ansiklopedisi olmayan sabahı zor yapar, günün ağarmasıyla doğru kütüphaneye koşar. Ne büyük mutluluktur ama… Pazar günü aldığımız gazetenin ödüllü bulmaca eki. Ailecek seferberlik ilan edilir. Tek kare boş kalmayacak, yoksa çekilişe katılamayız.

Radyoda arkası yarın programlarını heyecanla bekleyen kaç kişiyiz. Pazar sabahı olsa da kovboy filmini seyretsek diyen. Küçük Ev, Dallas, Şahin Tepesi’ni merakla bekleyen. Gece 12’de ekranda çıkan saati bekleyip, askerlerimizle birlikte İstiklal Marşı’mızı söyleyen kaç çocuğuz?


Yılbaşında simli, pullu kartlarımız vardı. Özenle seçilir, yazılır, zarfına konur, sevdiklerimize yollanır. Posta kutunuz varsa şanslısınız. Yoksa postacı kapının altından atar gider. Zarf heyecanla açılır. İçinden çıkan mektup defalarca okunur, katlanır, saklanır, göz yaşları sel olur. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden…


Yüzünüzde tatlı bir gülümseme oluştu mu? Ya da derinden bir iç çektiniz mi? Desenize siz de özlüyorsunuz.

Anneannenizin, babaannenizin tel dolabından yediğiniz, alüminyum maşrapadan, toprak testiden içtiğiniz suyun tadını şimdi bulabiliyor musunuz?

Diyorlar ki; teknoloji gelişti. Bilim, kültür, sanat, eğlence de rekor düzeyde ilerleme var. 

Evet, kütüphaneye hayatı boyunca hiç gitmemiş çocuklarımız var. Araştırma yapmayan, kitap okumayan, sormayan sorgulamayan, oyun oynamayı dahi bilmeyen çocuklarımız. Bırakın tebrik kartını yazmayı, kendi telefonunu, adresini bilmeyen gözü kapalı nesiller yetiştiriyoruz. Tüm bilgileri akıllı telefonlara yüklüyoruz. Tek yapmamız gereken dokunmak. Bir mesaj yazıp toplu gönderdik mi, maaile herkesin bayramı kutlanıyor.


  
Hep birlikte geleceği bekliyoruz, çalışıp çabalıyoruz, çocuklarımızın geleceği için çırpınıyoruz. Ama içimizde hep bir geçmiş özlemi var. Gelecek gelmeli mi onu bile bilmiyoruz...

                                                                                                              Hülya TUNÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder