Teknoloji en üst seviyede; hepimizin
elinde android akıllı telefonlar, çantamızda tabletler, masamızda laptoplar,
her yanımızdan teknoloji fışkırıyor. Hiçbir şeyi merak edecek kadar vaktimiz
yok, aklımızda soru işaretleri yok, beynimizi düşünmek için bile zorlamıyoruz.
Bilmediğimiz bir şeyle mi karşılaştık, hoop arama çubuğuna yaz gelsin eline “aaa
bu muymuş?”
Biz çocukken böyle miydi? Şanslı olan
ailelerin çocuklarının kitaplığında Meydan Larousse Ansiklopedi, açar bakarsın,
sayfa sayfa karıştırırsın. Ansiklopedisi olmayan sabahı zor yapar, günün
ağarmasıyla doğru kütüphaneye koşar. Ne büyük mutluluktur ama… Pazar günü
aldığımız gazetenin ödüllü bulmaca eki. Ailecek seferberlik ilan edilir. Tek
kare boş kalmayacak, yoksa çekilişe katılamayız.
Radyoda arkası yarın programlarını
heyecanla bekleyen kaç kişiyiz. Pazar sabahı olsa da kovboy filmini seyretsek
diyen. Küçük Ev, Dallas, Şahin Tepesi’ni merakla
bekleyen. Gece 12’de ekranda çıkan saati bekleyip, askerlerimizle birlikte
İstiklal Marşı’mızı söyleyen kaç çocuğuz?
Yılbaşında simli, pullu kartlarımız
vardı. Özenle seçilir, yazılır, zarfına konur, sevdiklerimize yollanır. Posta
kutunuz varsa şanslısınız. Yoksa postacı kapının altından atar gider. Zarf
heyecanla açılır. İçinden çıkan mektup defalarca okunur, katlanır, saklanır,
göz yaşları sel olur. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden…
Yüzünüzde tatlı bir gülümseme oluştu
mu? Ya da derinden bir iç çektiniz mi? Desenize siz de özlüyorsunuz.
Anneannenizin, babaannenizin tel
dolabından yediğiniz, alüminyum maşrapadan, toprak testiden içtiğiniz suyun
tadını şimdi bulabiliyor musunuz?
Diyorlar ki; teknoloji gelişti. Bilim, kültür, sanat, eğlence de rekor düzeyde ilerleme var.
Evet, kütüphaneye hayatı boyunca hiç gitmemiş çocuklarımız var. Araştırma yapmayan, kitap okumayan, sormayan sorgulamayan, oyun oynamayı dahi bilmeyen çocuklarımız. Bırakın tebrik kartını yazmayı, kendi telefonunu, adresini bilmeyen gözü kapalı nesiller yetiştiriyoruz. Tüm bilgileri akıllı telefonlara yüklüyoruz. Tek yapmamız gereken dokunmak. Bir mesaj yazıp toplu gönderdik mi, maaile herkesin bayramı kutlanıyor.
Hep birlikte geleceği bekliyoruz, çalışıp
çabalıyoruz, çocuklarımızın geleceği için çırpınıyoruz. Ama içimizde hep bir
geçmiş özlemi var. Gelecek gelmeli mi onu bile bilmiyoruz...
Hülya TUNÇ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder